18 Ocak 2024 Perşembe

Algılara Hitap Et, İş Hayatında Algı Yönetimi - 2

Bir önceki yazımızda; algı yönetimi ne demek konusunu açıklayıp, sinema sektöründen bu konuda örnekler vermiştik. İş hayatında algı yönetiminin önemine kısa bir giriş yapmıştık. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim..

Algı yönetiminde beynin fonksiyonu

Algı yönetiminin hitap ettiği temel unsur insan beynidir. İnsan beyni sağ ve sol olmak üzere iki loptan oluşmaktadır. Her iki lopun işlevi farklı olduğundan ve her insanda bu lopların çalışma oranı farklı olduğundan, algı yönetimi teknikleri bu loplara yönelik olmaktadır.

Sol beyin; bilgileri doğrusal olarak, düzenli ve mantıklı bir şekilde işler. Beynin sol tarafı bilgileri parça parça ele alır. Birisini dinlerken detayları dinlersiniz böylece mantıklı bir sonuca varabilirsiniz. Buna karşılık eğer beyninizin sağ tarafını kullanıyorsanız iç güdülerinizi kullanıyorsunuz demektir. Bir matematik probleminin cevabını biliyor ama bu sonuca nasıl ulaştığınızı bilmiyor olma ihtimaliniz çok yüksektir. Test yaparken doğru cevapları iç güdüleriniz ile bulursunuz ve çoğunlukla bu tahminleriniz doğru çıkar.

Beynin sol tarafı olayları gerçek hali ile olduğu gibi ele alır. Bu grupta bir kişi yeni bir ortama girdiği zaman kolaylıkla uyum sağlayabilir. Fakat sağ beynini kullanan birisi için durum farklıdır. Onlar içinde bulundukları ortamı değiştirmeye çalışırlar. Sol beyin kuralları bilmek ve ona göre davranmak ister. Eğer kural yok ise muhtemelen kendileri kural koyup uygulamaya başlarlar. Kurallara uymayan sağ beyin aynı zamanda daha yaratıcı ve duygusaldır.


Ofis hayatında algı yönetimi için teknikler

İş hayatında algı yönetimi yapmak için beynin sağ ve sol loplarının hitap ettiği başlıklara göre teknikler belirlemek gerekir. Kullanılabilecek teknikler kısaca şu şekilde sıralanabilir.

Ana başlıkları belirleme: Algı yönetimi yapmak istediğiniz mesajları ve konu başlıklarını iyi belirlemek gerekmektedir. Her bir başlığın altı doldurulabilir ve mantıklı gerekçelere dayanmalıdır.

Sunum tekniği: Her şeyi çok iyi biliyor olsanız bile onu anlatamadıktan sonra bir işe yaramamaktadır. Bilgiyi bilmek kadar onu sunmak da önemlidir. Burada uygun sunum tekniklerini bilmek gerekir. Karşı taraftaki kişilerin algı seviyelerine, değer yapılarına, geçmişlerine v.b. bir çok faktöre bağlı olarak anlatım tekniği belirlenmelidir.

Reklam-Tanıtım: Belirlenen bu başlıklar üzerine uygun araçlar kullanılarak tanıtım yapılmalıdır. Tekrar konusu algı yönetiminde önemlidir. Verilmek istenilen mesaj farklı çeşitleri ile bir çok alanda kişinin karşısına çıkmalıdır. Günümüzde çok çeşitli reklam yapma kanalları ve yöntemleri mevcuttur. Bunlardan size uyan, ekonomik durumunuzu karşılayan teknikler tercih edilebilir. Bu hususta kullanılabilecek birkaç teknik şunlardır;

Figür-Arkaplan İlişkisi

Yüzeysel tasarımın temel prensiplerinden olan figür-arkaplan ilişkisi birbirleri arasındaki zıtlık ile belirgin hale gelir. Bir alan içinde bulunan pozitif elemanları figür olarak algılıyoruz. Figürü taşıyan görsel alanı ise arka plan veya zemin şeklinde tanımlıyoruz. Örneğin trafik işaretleri zıtlık etmenin algıyı kolaylaştırması amacıyla beyaz zemin üstüne siyah, kırmızı zemin üzerine beyaz, veya sarı zemin üzerine siyah şeklinde düzenlenmiştir.


Denge İlkesi

İnsan, doğası gereği simetri ile ortaya çıkan bir denge arayışı içindedir. Doğada, insan anatomisinde, yeryüzü şekillerinde denge unsurunu gözlemleyebiliriz. Örneğin ağırlığını taşıyamayan bir su damlası, simetrik ve dengeli bir biçimde yere düşer, vücudumuzun her iki yanındaki kollarımız hem görsel hem fiziksel bir denge unsurudur. Gereğinde ellerimizi kullanarak dengemizi sağlarız. Aynı şekilde kollarımızın sonundaki ellerimiz orta parmak ekseninden iki tarafa doğru dengeli bir biçimde dağılır. Denge unsuru her zaman mutlak simetriyle birlikte bulunmak zorunda değildir. Doku, küçük-büyük ilişkisi, renk ilişkisi gibi farklı durumlar oluşturularak da denge yaratılabilir. Belki de doğada bu derece sık şekilde karşımıza çıktığından dolayı, simetrik denge sıradan ve sıkıcılık yaratabilir. Özgün ve yaratıcı çalışmalar oluşturmak için pek çok grafik tasarımcı simetrik denge yaratma kolaycılığından uzak durmaya çalışır.

Uygunluk İlkesi

Uygunluk, imajların yapısal karakterlerinin simgeledikleri biçimlerle olan ilişkileri ve anlamlarının uyumluluğu ilkesidir. Bir bıçak veya testere, kesme olayını, kanlı bir bıçak bir cinayeti, ağzını açmış bir çıngıraklı yılan korkuyu, elinde pankart tutan birileri başkaldırıyı simgeler. Uygunluk ilkesi genelde simge oluşturma sistemleri içinde, doğrudan benzeterek ilişkilendirme, yöntemiyle kullanılır.

Algısal gruplama 

Algısal gruplama birbirine yakın olan grupların, uzak olanlara nazaran belirli gruplar halinde algılanması ilkesidir. Örneğin gölde yüzen ördekleri gördüğümüzde gözümüz birbirine yakın olanlarını gruplayarak algılar. Bu ilkenin iyi anlaşılması sayesinde iletişim tasarımı problemlerini çok daha kolay şekilde çözebiliriz. Çoğu zaman nesnelerin veya şekillerin birbiri arasındaki ilişkinin bizim algılamamızda önemli rol oynadığı bir gerçektir. Her gün çevremizde ister istemez pek çok yazı duyuru ilan reklam ve tabela görürüz. Aslında bunların çoğu bir olay veya etkinliği haber vermek için hazırlanmıştır, bilgi boyutunda benzer mesajlar vermeye çalışırlar.

Benzeşme-Ayrışma İlkesi

Benzer biçimlerin grup içinde birlikte algılanmasına karşın, aslında birbirinden farklı olması durumudur. Aynı sıra ve aralığı devam ettirdiğimizde düzenli kareler açıları değiştirilmiş kareler ile belki ilk seferde hemen algılanamayabilecek ancak sonra farkları ortaya çıkacaktır. Bir yazı bloğu içerisinde genel dokuyu bozmadan bazı kelimeleri ortaya çıkarmak için tipografiyi italik veya bold yaparken benzer bir ilişkiden yararlanıyoruz.

Bu sistemi kullanmadan harf boyutunu büyüttüğümüzde ise görsel öncelik düzeni farklı bir şekle dönüşür ve istemeden benzeşme yapısını ortadan kaldırmış oluruz. Bu ise genel dokuyu bozar ve sayfa tasarımında farklı bir tonda vurgulama yapmaya çalışırken sözcükleri başlık seviyesine çıkarma tehlikesini doğurur. Bunun yanı sıra metin içerisinde italik hale getirilmiş bir sözcük genel dokunun karakteristiğini sürdürürken ayrışma ihtiyacına da cevap verebilir.

 

Yorumunuzu bırakın